Türkiye Büyük Millet Meclisi, geçtiğimiz günlerde Türk siyasetinin önemli isimlerinden biri olan Sırrı Süreyya Önder'i anarak hem politik mirasını hem de yaşamını yad etti. HDP milletvekillerinin öncülüğünde düzenlenen etkinlikte kalabalık bir katılım sağlandı. Önder, sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir halkın sesi, barış savunucusu ve sosyal hakların mücadelesine öncülük eden bir isim olarak hatırlanıyor. Anma etkinliği, Sırrı Süreyya Önder'in ölümünden bu yana geçen sürede onun ne denli büyük bir boşluğu bıraktığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Sırrı Süreyya Önder, 1964 yılında Türkiye’nin Ankara ilinde doğdu. Önder, genç yaşlarda siyasete ilgi duymaya başladı ve 1990'ların başında Türkiye'nin toplumsal hareketlerine katılarak aktif bir siyasi hayat sürdürmeye başladı. Özellikle devrimci ve sosyalist kimliği ile tanınan Önder, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine büyük katkılarda bulundu. 2007 yılında Halkın Demokratik Partisi'nden (HDP) milletvekili olarak seçilen Önder, partinin önemli figürlerinden biri haline geldi. Meclis’teki çalışmaları ile özellikle insan hakları, eğitim ve sağlık politikaları konularında ses getiren birçok yasal düzenlemenin arkasında durdu.
Önder’in politik kimliği, onu hem dostları hem de muhalifleri arasında saygı duyulan bir figür haline getirdi. Sırrı Süreyya Önder, demokratik, sosyal bir Türkiye için verdiği mücadelesi ile her zaman halkın yanında yer aldı. Onun en büyük hedeflerinden biri, Kürt meselesinde barışçıl bir çözüm bulmak, tüm toplum kesimlerinin eşit haklara sahip olduğu bir düzenin inşasıydı. Bu yüzden, Türk siyasetinin en önemli dönemlerinde dayanışma çağrıları yaparak, farklı gruplar arasında köprü kurmayı başardı.
Meclis’te düzenlenen anma etkinliği, çeşitli siyasi partilerden temsilcilerin katılımıyla gerçekleşti. HDP Milletvekili Pınar Gültekin, etkinlikte yaptığı konuşmada, “Sırrı Süreyya Önder, sadece bir lider değil, aynı zamanda bir öğretmendi. Mücadelesiyle bizlere ilham verdi ve mücadelemizi sürdürebilmemiz için önemli bir yol gösterdi” dedi. Anma programı, Önder'in yaşamına kısa bir bakış atan bir belgesel gösterimiyle başladı. Belgeselde, Önder'in hayatı boyunca verdiği mücadeleler ve edindiği kazanımlar detaylandırıldı.
Dışarıda bekleyen kalabalık, kısa sürede içeri yoğun bir ilgiyle doldurdu. Birçok kişi, Sırrı Süreyya Önder’in anısına çiçek bırakmak üzere Meclis önünde toplandı. Aile üyeleri, arkadaşları ve sevenleri, Önder’in siyasetteki etkisinin nasıl hissedildiğini ve kendisine duyulan özlemi dile getirdiler. Özellikle gençler, "Sırrı'nin mirasını yaşatacağız" diyerek onu unutmamak için her zaman mücadele edeceklerini vurguladılar.
Etkinlik sonrasında sosyal medyada birçok kullanıcı anma etkinliğine dair düşüncelerini paylaştı. Birçok kişi, Sırrı Süreyya Önder’in politik duruşuna ve cesaretine olan hayranlıklarını dile getirerek onun anısının yaşatılması gerektiğine dikkat çekti. Sırrı Süreyya Önder, sadece yaşamında değil, ölümünde de büyük bir birlikteliği ve dayanışmayı temsil etti.
Sırrı Süreyya Önder'in anısına yapılan bu etkinlik, Türk siyasetinde farklı düşüncelerin bir araya gelerek nasıl anlam kazandığını göstermesi açısından da önemli bir fırsat sundu. Etkinlikte, toplumsal adalet ve eşitlik konuları tekrar gündeme getirilirken, yeni kuşakların onun mirasını nasıl sahiplenmesi gerektiği üzerinde duruldu. Sırrı Süreyya Önder gibi figürlerin, gelecekteki siyasi süreçlere nasıl yön vereceği ve toplumsal barış için atılması gereken adımlar bu anmanın en önemli mesajları arasında yer aldı.
Bu tür anmalar, her ne kadar yalnızca birer etkinlik olarak görünse de, aslında toplumun belleğinde derin izler bırakmaya ve aktarılan değerlerin gelecek nesillere taşınmasına vesile olmaktadır. Sırrı Süreyya Önder, sadece bir dönem değil, tüm nesilleri etkileyen bir figür olarak daima hatırlanacak. Dolayısıyla, bu tür anmalar, anmak ve unutulmamak adına çok önemlidir.
Anma etkinliği, katılımcıların duygusal anlar yaşamasına ve Sırrı Süreyya Önder'in hayatı ile ilgili farklı perspektiflerin paylaşılmasına olanak sağladı. Bu bağlamda, Önder'in mirasının özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesine nasıl ışık tuttuğu bir kez daha anlaşıldı. Yerel ve ulusal çapta bu ve benzeri anmaların düzenlenmesi, toplumda sağlıklı bir siyasi iklimin oluşmasına da önemli katkı sunacağı düşünülmektedir.