Sırbistan'da son günlerde artan protestolar, güvenlik güçlerinin uygulamalarını gündeme getirdi. Özellikle 25 Ekim 2023'te Belgrad'da yaşanan olaylar, hem ulusal hem de uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı. Protesto gösterilerine müdahale eden Sırbistan polisi, yasaklı sonik silahlar kullanarak sert bir yaklaşım sergiledi. Bu durum, muhalefet partilerini harekete geçirerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulunma yoluna itti.
Sonik silahlar, yüksek frekanslı ses dalgaları üreterek insanları rahatsız etmek veya uzaklaştırmak amacıyla tasarlanmış cihazlardır. Ancak, bu silahların kullanımı, insan hakları ihlali olarak kabul edilebilir. Sırbistan'da yasal olarak kullanıcıları tarafından tercih edilmediği bilinen bu silahlar, devletin güvenlik birimlerinin elinde bulunduğunda ne denli tehlikeli bir hale geldiği ortaya konuyor. Ülkedeki muhalefet partileri, bu tür yasaklı silahların kullanılmasını, devletin demokratik hakları ihlal etme çabası olarak değerlendiriyor. Öte yandan, Sırbistan hükümeti ise bu durumu mevcut güvenlik tehditlerine karşı bir önlem olarak savunuyor.
Belgrad'da düzenlenen son protestolar, halkın hükümete karşı duyduğu öfke ve hayal kırıklığını açığa çıkardı. Binlerce kişi, ekonomik sorunlardan siyasi baskılara kadar birçok konuda görüşlerini dile getirmek için sokaklara döküldü. Protestolar sırasında, güvenlik güçlerinin göstericilere karşı sert müdahaleleri, kamuoyunda büyük bir infial yarattı. Sosyal medya platformları üzerinden yayılan görüntüler, polislerin sabahın erken saatlerinde protestoculara karşı kullandığı yasaklı sonik silahların etkisini gösterdi. Açıklanan raporlara göre, bu silahlar kullanıldıktan sonra birçok kişi baş ağrısı, kulak çınlaması ve psikolojik travma gibi sorunlarla karşı karşıya kaldı. Protestocular, devletin keyfi uygulamalarını dile getirirken, gösterilere katılan öğrenciler ve kadın hakları savunucuları gibi çeşitli gruplar desteklerini artırdı.
Görüşlerini dile getiren muhalefet liderleri, hükümeti sert bir şekilde eleştirerek, bu yasaklı silahların kullanımının anayasal hakları ihlal ettiğini belirtti. Ülkede gerilimin tırmandığı bu dönemde, muhalefet partileri birleşerek AİHM’e yasal bir başvuru yapma kararı aldıklarını duyurdu. Başvuruda bulunmanın, uluslararası topluma Sırbistan’daki insan hakları ihlalleri konusunda farkındalık yaratmak adına önemli bir adım olduğu ifade ediliyor.
Bu gelişmeler, Sırbistan iç politikası açısından kritik bir dönüşümün habercisi olarak değerlendiriliyor. İçerideki çatışma ve gerginliklerin yanı sıra, Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinin durumu da sorgulanmaya başlandı. Uzmanlar, Sırbistan hükümetinin Avrupa entegrasyonu hedeflerinin bu tür uygulamalarda devam etmesi halinde ciddi tehdit altına girebileceğini ifade ediyor. Ülkenin uluslararası alanda daha fazla sorgulanmaması için işleyişlerin gözden geçirilmesi gerektiği görüşü ağırlık kazanıyor.
Özellikle, Sırbistan’da polis şiddetinin artış göstermesi, Avrupa İnsan Hakları ve diğer uluslararası izleme kuruluşlarını harekete geçirmiş durumda. Sırbistan, bu tür olayların ülke imajına zarar vermemesi için uluslararası toplumdan gelen eleştirilere karşı önlemler almak zorunda kalacağı öngörülüyor. Protestoculardan birkaçı, "Sesime ses kat, direnişimizi boğamazsınız!" şeklinde sloganlar atarak, uygulamalara karşı seslerini duyurmayı sürdürüyor. Bu gerilimli dönem, Sırbistan'ın demokratik mücadelesinin bir parçası olarak gelecekte daha önemli bir yer tutabilir.
Sonuç olarak, Sırbistan polisi yasaklı sonik silahlara yönelirken, bu durum muhalefetin uluslararası platformlarda hak arayışlarını hızlandırmasına neden oldu. Sırbistan'daki gelişmelerin seyri, sadece ülke için değil, bölgedeki diğer ülkeler için de bir turnusol kağıdı olma potansiyeline sahip. Böylelikle, hem iç politika hem de uluslararası ilişkiler açısından önemli bir cephe açıldığını söylemek mümkündür. Sırbistan halkı, bu dönemde barışçıl gösterilerle haklarını talep etmeye devam ederken, hükümetin tepkileri ve politikaları merakla takip ediliyor.