Meksika, son dönemde eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde müzakere edilen su paylaşım anlaşmasına yönelik sert bir tepki gösterdi. Meksikalı yetkililer, sınır ötesi su kaynaklarına dair bu anlaşmanın, ülkenin ulusal çıkarlarını tehdit ettiğini savunarak, yeni bir diplomatik krizin eşiğinde olduklarını belirtiyorlar. Özellikle Texas sınırındaki sulama ve içme suyu kaynakları üzerindeki kontrol, iki ülke arasındaki tartışmalı meselelerden biri haline gelmiş durumda.
Meksika'nın Tarım Bakanlığı, su paylaşım anlaşmasının Meksika’nın yeraltı su kaynaklarına erişimini kısıtladığını ve bu durumun, özellikle kırsal kesimde tarım üreticilerini olumsuz etkilediğini vurguluyor. Meksikalı bilim insanları, Trump yönetiminin uygulamaya koyduğu bu anlaşmanın, iklim değişikliği ve kuraklık gibi faktörler nedeniyle zaten zayıflayan su kaynaklarını daha da tehlikeye attığını dile getiriyor. Meksika'nın kuzeyinde yaşanan su krizinin artan nüfus ve tarımsal ihtiyaçlar ile birlikte daha da derinleşmesi, hükümetin bu anlaşmaya karşı çıkma motivasyonunu artıran temel unsurlardan biri.
Özellikle Chihuahua eyaleti, su kaynakları açısından sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Tarım ve sulama için büyük ölçüde bu su kaynaklarına bağımlı olan çiftçiler, su paylaşımlarında adaletsizliğe uğradıklarını düşünerek, duruma karşı ayaklanmaya hazırlanıyor. Çiftçiler, hükümetin daha etkili bir şekilde su kaynaklarını savunmasını talep ediyor. Bunun yanı sıra, Meksika'nın büyük şehirlerinden biri olan Ciudad Juárez’de, su krizinin zirve yapması, hükümetin bu anlaşmayı gözden geçirmesi için baskıyı artırıyor.
Meksika'nın bu sert tepkisi, sadece siyasi bir mesele değil; aynı zamanda ekonomik etkileri de beraberinde getiriyor. Su paylaşımındaki sorunlar, özellikle güney komşusu ile olan ticari ilişkileri etkileyebilir. Bazı ekonomistler, Meksika’nın su krizinin bir sonucu olarak tarım ve sanayi sektöründe meydana gelebilecek aksaklıkların, iki ülke arasındaki ticaret hacmini olumsuz yönde etkileyebileceğini iddia ediyor. Trump’ın bu anlaşmaya getirilen itirazlar karşısında nasıl bir tutum sergileyeceği merak ediliyor. Özellikle döneminde imzalanan birçok anlaşmanın gözden geçirilmesi gerektiği görüşleri, Meksika’daki siyasi partiler arasında ortak bir noktada buluşuyor.
Devlet yetkilileri, diplomasi kanalları aracılığıyla, Washington yönetiminin bu anlaşmayı yeniden değerlendirmesi için çalışmalarını sürdürüyor. Meksika Dışişleri Bakanı, durumu çözmek için acil olarak ABD yönetimi ile bir araya gelmek istediklerini ve iki ülkenin de menfaatlerini gözeten bir çözüm bulunması gerektiğini ifade etti. Anlaşmanın revize edilmesi yönündeki talepler, sadece ulusal çıkarlar açısından değil, aynı zamanda bölgesel işbirliği açısından da büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, Meksika’nın Trump’a yönelik su paylaşım anlaşmasına gösterdiği bu sert tepki, sadece aşikar bir diplomatik sorun değil; aynı zamanda çevresel ve ekonomik etkileri olan karmaşık bir mesele. İki ülke arasındaki ilişkilerin, bu tür anlaşmazlıklar nedeniyle gerilmesi, her iki taraf için de olumsuz sonuçlar doğurabilir. Meksika hükümeti, yeraltı su kaynaklarının korunmasına yönelik adımları artırarak, bu sorunun çözümü için daha proaktif bir yaklaşım sergilemekte kararlı görünüyor. Bu durumda, su kaynaklarının yönetimi, hem Meksika’nın tarım sektörü hem de Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkileri açısından kritik bir öneme sahip olmaya devam edecek.