Erzincan'da meydana gelen son deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığını bir kez daha gözler önüne serdi. 24 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen bu doğal afet, birçok vatandaşın hayatını olumsuz etkiledi. Deprem sonrası, tanınmış yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye'nin deprem riski ve alınması gereken önlemler hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar, halk arasında büyük bir merak ve endişe yarattı.
Naci Görür, Türkiye'nin coğrafi yapısının deprem riski taşıdığını vurgulayarak, her an yeni depremlerle karşılaşabileceğimizi belirtti. Türkiye, hem kuzey hem de güney fay hatlarının üzerinde bulunuyor. Özellikle Kuzey Anadolu Fayı, ülkemizin en aktif fay hatlarından biri olarak biliniyor. 1999 yılında meydana gelen İzmit depreminden sonra, birçok şehirde büyük hasarlar olmuştu. Görür, Erzincan'da yaşanan depremin bu riskin bir hatırlatıcısı olduğunu ifade etti. Ülkemizdeki birçok bina, depreme dayanıklı olarak inşa edilmediği için bu durum, büyük can ve mal kaybına yol açabiliyor.
Prof. Dr. Görür, hükümetin ve yerel yönetimlerin, deprem öncesi hazırlıklarını artırması gerektiğini de dile getiriyor. Türkiye genelinde gerçekleşen depremler sonrası ortaya çıkan hasarların, yalnızca doğal bir olay olmadığını, aynı zamanda yapıların kalitesizliğinden kaynaklandığını belirtiyor. Bu noktada, yapı denetimlerinin artırılması ve eski binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini savunuyor. Görür, “Yapıların sağlamlığı, can güvenliğimiz açısından hayati bir öneme sahiptir. İhtiyaç duyulan bir başka önemli konu da, toplumun deprem konusunda eğitilmesidir. Deprem anında ne yapacağımızı bilmek, hayatta kalma şansımızı artırır.” şeklinde konuştu.
Naci Görür, Türkiye'deki deprem riskini azaltmak amacıyla bir dizi çözüm önerisinde bulundu. Bu çözümler arasında, yapıların denetlenmesi, mevcut binaların güçlendirilmesi ve yeni inşaat standartlarının geliştirilmesi yer alıyor. Ayrıca, devletin depreme dayanıklı konut üretimini teşvik etmesi gerektiğini belirten Görür, “Yeni yapılan binaların mutlaka yeterli mühendislik hesaplarıyla raf ömrü boyunca sağlam olmasını garanti altına alacak standartlarda inşa edilmesi gerekir.” diyor.
Erzincan’da yaşanan depremin ardından, bölgede acil durum planlarının gözden geçirilmesi gerektiğini de ifade eden Görür, “Yerel yönetimlerin, deprem sonrası ne yapmaları gerektiği konusunda acil bir eylem planı oluşturması gerekiyor. Bu plan, deprem sonrası yardım ve kurtarma çalışmalarını hızlı ve etkili bir şekilde yönlendirebilir.” dedi. Deprem sonrasındaki kurtarma ekiplerinin hızlı bir şekilde devreye girmesi, kayıpların azaltılması açısından oldukça önemli. Bu nedenle yerel yönetimlerin organizasyon becerilerinin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Naci Görür ayrıca, deprem öncesi halkın bilinçlendirilmesinin önemine değindi. Hükümeti, sivil toplum kuruluşlarını ve medya organlarını bu konuda daha fazla sorumluluk almaya davet etti. Toplum içerisinde, depreme dayanıklılık eğitimleri verilmesi ve çeşitli tatbikatlar düzenlenmesi gerektiğini savundu. “Bu konuda halkı bilinçlendirmek, deprem sonrası kayıplarımızı en aza indirecektir.” diyerek, eğitim ve tatbikatların zorunluluğunu ifade etti.
Son olarak, Görür, doğal afetlere karşı dayanıklılığın artırılmasının sadece bir gereklilik değil, aynı zamanda Türkiye'nin geleceği için bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti. “Unutmayalım ki, deprem kaçınılmazdır. Ancak ona hazırlıklı olmak, kayıplarımızı en aza indirebilir.” diyerek gözlemlerini sonlandırdı. Tüm bu açıklamalar, toplumda büyük yankı uyandırırken, gelecekteki depremler konusunda yapılması gerekenlerin ciddiyetle ele alınması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.