Bu yıl, Türkiye ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin 105’inci yıl dönümü. Tarih boyunca pek çok krizin ve iş birliğinin tanığı olan bu iki ülke, stratejik ve ekonomik alanlarda birbirlerine bağımlı hale gelmişlerdir. Özellikle son yıllarda gelişen olaylar, Rusya-Türkiye ilişkilerinin ne denli karmaşık ve çok yönlü olduğunu gözler önüne seriyor. İki ülkenin küresel politikadaki rolü, karşılıklı ticaret hacminin artması ve bölgesel güç dengelerindeki etkileri, ilişkilerin geleceği açısından büyük önem taşıyor.
Taraflar arasındaki ilişkiler, 1918 yılında başlamış ve o günden bu yana pek çok iniş çıkış yaşamıştır. Soğuk Savaş dönemi ve sonrasındaki süreçte yaşanan gerilimler, iki ülkenin stratejik çıkarlarının ne kadar örtüştüğünü ve zıtlaştığını göstermektedir. Örneğin, Türkiye’nin NATO üyesi olması, Rusya ile olan askeri iş birliğini zorlu hale getirirken, iki tarafın da Orta Doğu’daki jeopolitik hareketleri onların ilişkilerini derinleştirmiştir.
Bu ilişkilerin tarihsel olarak en önemli dönüm noktalarından biri, 2016 yılında Türk hava kuvvetlerinin bir Rus uçağını düşürmesiyle ortaya çıktı. Bu olay, aralarındaki ilişkilerin yeniden biçimlenmesine ve bir süreliğine kopma noktasına gelmesine sebep oldu. Ancak kısa bir süre sonra, iki ülke liderinin temasları ve diplomatik çabaları, ilişkileri onarma yönünde önemli adımlar attı. Son yıllarda özellikle Suriye krizine müdahil olmaları, iki ülkenin birbirine olan bağımlılığını artırdı. Suriye’deki askeri operasyonlar ve bu operasyonların sonuçları, her iki ülkenin de güvenlik ve güç dengelerini yeniden değerlendirmesine sebep oldu.
Rusya ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi son yıllarda önemli ölçüde artmış durumda. Bu artış, sadece enerji sektöründe değil, tarım, turizm ve inşaat alanlarında da kendini göstermektedir. Türkiye, Rusya’nın en büyük tarım ürünleri tedarikçilerinden biri haline gelirken, Rusya da Türkiye’ye enerji konusunda önemli bir kaynak olmaya devam ediyor. Özellikle Türk Akımı projesi, iki ülke arasındaki enerji bağımlılığını artırmış ve Türk piyasasında enerji güvenliğini sağlamıştır.
Ekonomik iş birliklerinin yanı sıra, iki ülke arasındaki kültürel etkileşimler de artış göstermektedir. Türkiye'de yaşayan Rus turist sayısındaki artış, Türk mutfağının Rus pazarında tanınmasına ve popülaritesinin artmasına zemin hazırlamıştır. Öte yandan Rusya’da Türk ürünlerine olan talebin artması, Türkiye’nin birçok sektördeki ihracatını olumlu yönde etkilemiştir. Bu durum, her iki ülkenin de ekonomik büyümesine katkı sağlamaktadır.
Gelecek dönemde, Türkiye ve Rusya’nın daha fazla ortak projeye imza atması bekleniyor. Özellikle sağlık, teknoloji ve savunma sanayi alanlarında iş birliği yapma potansiyeli bulunmaktadır. İki ülke arasında gelişen iş birliklerinin, uluslararası arenadaki dengeleri nasıl etkileyebileceği merak konusu. Bunun yanı sıra, her iki ülkenin de bağımsızlıklarını korumak ve karşılıklı çıkarlarını gözetmek adına gerekli adımları atmaları gerekmektedir.
Diplomatik ilişkilerin 105. yılı, iki ülkenin geçmişte yaşadığı zorlukları ve başarıları değerlendirmek için bir fırsat sunuyor. İlerleyen günlerde, Rusya-Türkiye ilişkilerinin hangi yönde şekilleneceği, hem bölgesel hem de küresel dengelerin nasıl değişeceği açısından belirleyici olacaktır. Türkiye ve Rusya’nın, karşılıklı çıkarlarını gözeterek, sağlıklı bir denge kurması, hem kendi güvenlikleri hem de bölgesel istikrar için hayati önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, 105 yıl boyunca şekillenen bu ilişkiler, her iki tarafın da uluslararası politikalardaki konumunu etkileyen önemli bir faktör haline gelmiştir. Zorlu geçen süreçlere ve gerilimlere rağmen, iş birliği ve ortak çıkarlar üzerine kurulu yeni bir dönemin kapılarını aralayacak olan bu ilişkilerin geleceği, dünya gündemini de yakından etkileyecektir.