CHP'li Kartal Belediyesi’nde gerçekleşen bir ihale, “adrese teslim” olduğu iddialarıyla büyük tartışmalara yol açtı. Belediye tarafından açılan ve milyar liralık büyüklüğe sahip proje ihalesinin, sadece 1 milyon lira sermayesi bulunan bir firmaya verilmesi, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. İhale sürecinin şeffaf olmadığı ve önceden belirlenmiş bir şirkete adeta "kıyak" geçildiği iddiaları, muhalefet partileri ve yerel halk tarafından eleştirildi.
İhalenin detaylarına bakıldığında, kazanan firmanın belediye ile daha önce de çeşitli projelerde iş birliği yaptığı ve birçok büyük ihaleyi aldığı görülüyor. Ancak firmanın mali yapısının bu büyüklükteki bir projeyi yürütebilecek kapasitede olmadığı iddiaları, skandalı daha da büyüttü. Muhalefet yetkilileri, Kartal Belediyesi'nin bu ihaleyi yasal süreçler ve şeffaflık ilkelerine aykırı bir şekilde sonuçlandırdığını öne sürerek, konunun yargıya taşınacağını açıkladı.
Kartal Belediyesi yetkilileri ise yapılan eleştiriler ve iddialar karşısında bir basın açıklaması yaparak, ihalenin tüm yasal prosedürlere uygun şekilde gerçekleştirildiğini savundu. Belediyeden yapılan açıklamada, "İhale süreci, ilgili yasalar çerçevesinde yürütülmüş olup, hiçbir hukuka aykırı işlem yapılmamıştır. Kazanan firma, gerekli yeterlilik belgelerine ve kapasiteye sahiptir," ifadelerine yer verildi.
Ancak bu açıklama, kamuoyundaki tepkileri dindirmek için yeterli olmadı. Pek çok kişi, ihalenin şeffaflık ve rekabet ilkelerine aykırı şekilde sonuçlandığını iddia ederek, bağımsız bir soruşturma başlatılması gerektiğini savunuyor. İhale sürecinin detaylarının daha fazla incelenmesi gerektiğini düşünen yerel halk, belediyenin bu tür önemli projelerde daha dikkatli ve şeffaf olması gerektiğini dile getiriyor.
Kartal Belediyesi’ndeki bu ihale skandalı, yerel yönetimlerdeki ihale süreçlerinin denetimi ve şeffaflık konusu üzerindeki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Belediye yönetimi üzerindeki baskı artarken, kamuoyunun konuyla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiği belirtiliyor.