Toplumda öyle insanlar var ki, yaptıkları işlerle sadece kendilerine değil, çevrelerine de ilham veriyorlar. İşte, 17 yıldır ekmek kırıntısı toplayan ve bu işin ardındaki derin inancını paylaşan o kişi... Mersin'de yaşayan 55 yaşındaki Hasan Akyüz, her sabah evinden çıkıp biriktirdiği ekmek kırıntılarını dağıtmak üzere yola çıkıyor. Sadece kendisi için değil, başkaları için de bir şeyler yapmak ve toplumda bir fark yaratmak amacıyla bu irade ve özveriyle yola çıkan Akyüz, yaşadığı bu serüvende samimi ifadeleriyle insanların gönlünde yer ediniyor.
Hasan Akyüz, bu işi ilk olarak 17 yıl önce, bir sabah evinin önünde yolda bulduğu ekmek kırıntılarını toplayarak başlamış. İlk başta belki sadece bir alışkanlık gibi olan bu davranış, zamanla onun için bir yaşam tarzına dönüşmüş. "O zamanlar sadece bir şeyler yapmak istiyordum. Birkaç ekmek kırıntısını toplamak, bana bir şey katacağını düşünmemiştim," diyor Akyüz. Ancak, her geçen gün bu işin kendisi için sadece fiziksel bir eylem olmadığını anlamış. Topladığı ekmek kırıntıları, aslında bir yardımlaşma ve paylaşma sembolü haline gelmiş.
Her sabah aynı saatlerde sokağa çıkarak topladığı ekmek kırıntılarını çeşitli yerlerdeki hayvanlara ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışan Hasan Akyüz, bu sürecin kendisine neler kattığını şöyle ifade ediyor: "Ekmek kırıntılarının bir yolu var; onlar toplanıp dağıtıldıkça büyülüyor. Bunu hem fiziksel hem de ruhsal olarak yaşıyorum. Benim amacım sadece ekmekleri toplamak değil, aynı zamanda insanların kalbine dokunmak. 'Allah rızası için' demenin gerçek anlamını burada keşfettim."
Hasan Akyüz'ün bu tutkulu çabası, çevresindeki insanlardan büyük takdir topluyor. Mahalle sakinleri onun bu özverili davranışını hem örnek alıyor hem de destekliyor. "Hasan amca, her sabah gelip o kırıntıları topladığında, hepimizin içi rahatlıyor. Çünkü onun duyarlılığı, bizlere de yayıldı," diyor mahallelinin bir üyesi. Akyüz’ün hikayesi, sadece ekmek kırıntılarını toplamaktan ibaret değil; aynı zamanda insanlara gönüllü olma, dayanışma ve yardımlaşma bilincini aşılıyor. Toplumda oluşturduğu bu farkındalık, belki de sadece bir ekmek kırıntısını toplamanın ötesine geçiyor.
Akyüz, topladığı ekmek kırıntılarını dağıtmanın yanı sıra, insanlara da umut aşılayarak, hayvanları beslemenin önemini vurguluyor. "Hayvanlar da bu dünyada yaşayan varlıklar," diyerek düşüncelerini dile getiriyor. Onun bu davranışının sadece insanlara değil, doğal yaşam dengesine olan katkısı da göz ardı edilemez. Sokak hayvanları için hazırladığı bu yiyecekler, aç kalan pek çok canlının kurtuluşu oluyor.
Topladığı ekmek kırıntılarından oluşan bu küçük ama anlamlı iş, Hasan Akyüz için hayatın her anında bir şeyler verirken almayı da öğrenmenin bir yolu. "Paylaşıldıkça büyüyen tek şey sevgi ve iyilik," sözleriyle, bu düşünceyi pekiştiriyor. Akyüz, ekmek kırıntılarının sadece fiziksel bir gıda olmadığını, aynı zamanda bir umut kaynağı olduğunu hissettiriyor. "İnsanlar düşünmeden attıkları bu kırıntıların, aslında ne kadar değerli olduğunu bilmiyorlar," diyerek sorunlara dikkat çekiyor.
Hasan Akyüz'ün hikayesi, elbette herkesin alabileceği bir ders içeriyor: Küçük şeyler büyük değişimler başlatabilir. 17 yıl boyunca yaptığı bu iş, onu hem sosyal bir birey olarak hem de toplumda fark yaratan bir figür haline getirmiştir. Ekmek kırıntısı toplarken duyduğu tatmin ve sevgi, aslında tüm bizlere hizmet eden bir halkamız olduğunun hatırlatıcısıdır. Dolayısıyla, Hasan Akyüz gibi insanlar, sadece bir umut ışığı değil, asıl canlanmanın ve değişimin temellerini atan bireylerdir.
Böylece, Hasan Akyüz'ün başlattığı bu küçük ama etkili hareket, çevremizde tekrar düşünmemize ve aldığımız her nefesin, her parça ekmeğin bir lütuf olduğunu kavramamıza yardımcı oluyor. "Ben sadece ekmek kırıntısı topluyorum," dediğinde ardında yatan derin anlamı anlayabiliriz: Bir toplumun ruhunu beslemek, toplanan bu kırıntılarla başlar. Çünkü her bir kırıntı, bir hikaye, bir mücadele ve bir umut taşır.